Evliya Çelebi’nin seyyah olma öyküsünün bir düş ile başladığını biliyor muydunuz?
Hicri takvimle sene 1040, Muharrem ayının aşure gecesi. Evliya Çelebi, düşünde Ahi Çelebi Camii’nde bir kalabalıkla otururken, Sa’d ibni Ebi Vakkas tarafından Hz. Muhammed’in huzuruna götürülür.
Büyük bir heyecanla Hz. Muhammed’in elini öpmek isterken lisanı sürçer; “Şefaat ya Resulallah” diyeceği yerde “Seyahat ya Resulallah” der.
Hz. Muhammed tebessüm eder ve ona hem şefaati hem de seyahati muştular. İşte bu düş, Evliya Çelebi’nin 70 yıl sürecek seyyahlık serüveninin başlangıcı olur. 50 yılı aşkın bir müddet boyunca Osmanlı topraklarının neredeyse tamamını dolaşır, üç farklı kıtada iz bırakır.
Hayatını seyahat etmeye, öğrenmeye ve öğrendiklerini yazmaya adayan bu büyük Osmanlı seyyahı, tüm notlarını 10 ciltlik Seyahatname isimli yapıtında toplar.
Evliya Çelebi, gezip gördüğü yerleri kendi eşsiz üslubuyla anlatır ve Seyahatname, Türk kültür tarihi ve seyahat edebiyatının başyapıtlarından biri olarak günümüze ışık fiyat.